https://www.araklihaber.net/files/uploads/user/-66d90db389.jpg
Hasan Suiçmez

Silahlar ve ayanlar

27-03-2017 18:40 3852 kez okundu.

Sened-i İttifak, Osmanlı Devleti'nde, Sultan İkinci Mahmut devrinde 1808 yılında ayanlar ile hükümet arasında yapılan sözleşmeye verilen isimdir. 18. yüzyıla girerken askerî teşkilatın bozulması neticesinde, devletin merkezî otoritesi zayıflamıştı. Devlet, vergi tahsildarlarının (mültezimlerin) halkı (reayayı) ezmeleri sonunda, vergi toplama işini mahallî eşrafa devretme siyasetini gütmüş, bu da ayanların ortaya çıkmasına sebep olmuştu.

Ayanlar yani mahalli yöneticiler, daha sonra sıfatlarından dolayı “ağa” olarak anılan bu kontrolsüz yöneticiler halkın başına bela kesildiler! Öyle ki; devletin idari birimler için düzenleyip, kendi alacağını ve ayanların alacağını belirlediği vergi ölçülerine uyulmadı! Devletin kendilerini muhatap kabul edip yetkilendirdiği ağalar (ayanlar), bundan güç alarak kendi başlarına hareket etmeye başladılar.

Merkezi otorite zaten gücünü kaybettiği için bu konuda yapılan şikâyetleri hiç duymak istemiyor ve kendisine gelecek verginin ödenmesini yeterli görüyordu! Bu durum vatandaşın gözünde “devleti sığınılacak bir kapı olmaktan çıkarmış, ağaların, yani mahalli yönetici dediğimiz ayanların insafına bırakmıştı.

Devlet kontrolünün ve otoritesinin olmadığı yerlerde, belli güçlerin ve kişilerin gücü ve otoritesi oluşuyor bu durum ise, günümüze kadar devam eden toplumsal kırgınlıkların ve dargınlıkların temelini oluşturmaktaydı! Hâlbuki modern devlet anlayışında bu tür uygulamalara yer yoktur! Zaten devlet; vatandaşının güvenliğini sağladığı kadar devlettir, aksi durumda, otoritesine ortak kabul eden devlet, devlet olmaktan çıkar!

Osmanlı devletinin son İki yüzyıllık dönemi bu çalkantılarla uçup gitmiş ancak; tortuları, bütün canlılığıyla hala devam etmektedir! Neden bu açıklamayı yaptık söyleyelim; bugün de benzer bir durum ile karşı karşıyayız!

Devletin varlığına, güçlülüğüne rağmen toplumda aşırı bir “silahlanma” eğiliminin olduğu ve bunu da devletin teşvik ettiği görülmektedir! Sanki 19. yüzyılda olduğu gibi devlet; “ben silah alanlardan vergimi alayım da” der gibi bir tutum içerisinde; her etkili tanıdığını önüne alıp devlet kapısına gelen insanlara “ruhsatlı silah” veriyor!

Bu durum; devletine değil, belindeki silaha güvenen insanların zorbalığına sebep olmaktadır! Devlet bir an önce şirinevler hatun bu işi ciddi olarak gözden geçirerek, bütün silah ruhsatlarını iptal ederek, silah paralarını ödeyip, silah taşımayı şirinevler partner kesin olarak kontrol altına alarak; toplumu hızlı bir şekilde güven ortamına ulaştırmalıdır! Nedir bu anlamsız silahlanma yarışı!

Devlet varken neye ve kime karşı? Bu millet 15 Temmuzda haklı olduğu için silahsız olarak, elinde son derece şirinevler bayan modern silahları olanları yenmedi mi? Görevlilerin dışında; belinde silahı olanların gücü ancak toplumsal nefreti artırıyor, toplumsal barışı tehdit ediyor! Bunu unutmamamız gerekiyor!