Çok önemli! Anne-babalar mutlaka okumalı!

Hasan Suiçmez

26-12-2017 23:53

Geçen haftalar içinde; İzmir, Ödemiş, “Kaymakçı Çok Programlı Lisesi Müdürü” Ayhan Kökmen iki öğrencisi tarafından tüfekle vurularak öldürülüyor...

Olayla ilgili görevlendirilen maarif müfettişi “Doğan Ceyla’nın” görüşlerini çok önemli bularak, okuması temennisi ile değerli okurlarımızın dikkatlerine sunuyorum:

DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ!

Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor. Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar. Yanıbaşımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen on binlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor. Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor. Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar.

Kendileri için yapılan fedakârlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar. İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı.

Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.

Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar. Dedelerinin canları, kanları pahasına vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar. Vatan, onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz.

Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum.

20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak?

Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek?

Evlerini nasıl idare edebilecek?

Ülkeyi nasıl yönetecek?

Vatanı nasıl savunup can verecek?

Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim.

Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık. Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi. Çocuklar hayattan bihaber.

Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz. Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar.

Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz.

Çocuklar hiç üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar.

Çocuklar hiç ıslanmıyorlar, evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyorlar.

Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz. Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar.

Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar.

Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.

Çocuklar hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor. Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar. Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan, ölen insanları umursamıyorlar. acımıyorlar……

Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın….

Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize. Bu sorunu Devlet derinden hissetmeli. Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli. Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı. Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli, bu sorun çözülmezse ülke çözülecek!

Bir eğitimci olarak bu yazının altına bütün kalbimle imzamı atıyorum.

İşte eğitimdeki halimiz bu!

DİĞER YAZILARI Mustafa Çatal 01-01-1970 03:00 Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan 01-01-1970 03:00 Her şey kararınca olmalı, yoksa! 01-01-1970 03:00 Ömür Dediğin Ne Ki? 01-01-1970 03:00 Vatan sana canım feda! 01-01-1970 03:00 Bilim ve teknoloji 01-01-1970 03:00 Türk Düşmanı Hümanistler 01-01-1970 03:00 O gün,bugündür 01-01-1970 03:00 SARIKAMIŞ 01-01-1970 03:00 Fathrettin Çebi Çaykur'un Yüz Akı! 01-01-1970 03:00 Her şey bizim elimizde 01-01-1970 03:00 Araklı turizm cenneti 01-01-1970 03:00 Güzel Araklı 01-01-1970 03:00 TÜRKÜN YÜKSELEN DEĞERİ “BOZKURT İŞARETİ” 01-01-1970 03:00 Dünyanın en büyük ordusu! 01-01-1970 03:00 Devlet mağdur etmez! 01-01-1970 03:00 Hizmet dediğin böyle olmalı! 01-01-1970 03:00 Keşke koruyabilseydik! 01-01-1970 03:00 Aramızdan ayrılan bir güzel insan; (Opr. Dr. Aydın Aydın) 01-01-1970 03:00 Araklı Karadere Vadisi tarihi ile buluşturulmalı! 01-01-1970 03:00 Barzan Kabilesi'nin onbeş asırlık rüyası 01-01-1970 03:00 Trabzonlunun trafikle imtihanı! 01-01-1970 03:00 Üniversite-şehir uyuşmazlığı! 01-01-1970 03:00 Yalan ve iftira korkunç bir hastalıktır! 01-01-1970 03:00 Eğitimde sonunculukta birinciyiz! 01-01-1970 03:00 ABD ne yapmak istiyor? 01-01-1970 03:00 Yiğit düştüğü yerden kalkar! 01-01-1970 03:00 Atatürk melami miydi? 01-01-1970 03:00 İşte CHP bu! 01-01-1970 03:00 İçeriye bakarken, dışarıyı unutmamak! 01-01-1970 03:00 Trabzon sahil yürüyüş yolu 01-01-1970 03:00 Turizm yolu, turistik bölgelerden neden geçmez? 01-01-1970 03:00 Referan-dummmm! 01-01-1970 03:00 Zafer Türk milletinin olacaktır! 01-01-1970 03:00 Referandumdan seçimlere evrilme! 01-01-1970 03:00 Trabzon Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne ve Trabzon Müftülüğü'ne yakışmıyor! 01-01-1970 03:00 Trabzon’dan çekilen telgraf! 01-01-1970 03:00 Pazarcık Üvey Evlat Mı? 01-01-1970 03:00 Silahlar ve ayanlar 01-01-1970 03:00 Sopalı diplomasi! 01-01-1970 03:00 Koltuk sevgisi 01-01-1970 03:00