İnsanlık artık kendi elleriyle düşüncesizce hazırladığı hiçte arzu etmediği sona doğru yaklaşmaktadır. Acımadan tahrip ettiği doğa bugün insanlıktan adeta intikam almak için kendini savunuyor. Yaşadığı dünyanın hassas dengelerine; daha fazla elde etmek, daha fazla biriktirmek için saldıran insanoğlu bu gün doğanın kendini savunması karşısında ne kadar güçsüz ve ne kadar çaresiz kaldığını görmenin şaşkınlığını yaşamaktadır. Hani derler ya; “bu daha başlangıç.
” Neyi bozmadık ki; sanayi üretimi deyip gökyüzündeki ozon tabakasını tahrip ettik, modern yerleşme deyip, yeryüzünü adeta betonlaştırdık, daha çok kazanalım deyip yaban hayatının yaşam alanı olan ormanları yok ettik! Şimdi de dönüp kendilerine yaşama alanı bırakmadığımız hayvanların orman alanı içerisinde kurdukları dünyayı bizim dünyamıza taşırlarken beraberlerinde getirdikleri yeni yeni mikroplarla ve tehlikelerle karşılaşmak durumunda kalıyoruz. Bu, dün sars virüsü, ebola virüsü veya kolera gibi, uyuz gibi, veba gibi tehditlerdi, bugün ise korona virüsü olarak karşımıza çıkıyor ama biz hiç ders almıyoruz hiç düşünmüyoruz!
Oysa Yüce Allah Kur’an da bizleri beş yüzün üzerindeki ayetle uyararak; “hiç düşünmez misiniz, hiç akıl etmez misiniz” diye aklımızı kullanmamızı emretmektedir. Geçmişten birçok örnekler vererek, kendilerine Resul gönderilen kavimlerin onlara uymaması sonucunda başına gelenleri tek tek anlatmaktadır. Nuh kavminin, Lut kavminin, Eyke halkının, Tuba halkının Ress halkının gönderilen peygamberlerinin kendileri için doğru olan söylemlerine isyan edip inanmayanların sonlarının ne feci olduğunu Kur’an da Yüce Allah anlatıyor. Bizim bir türlü anlayamadığımız ya da anlamak istemediğimiz şudur; Sanki Kur’an’da anlatılan olaylar geçmiş kavimlerle ilgili olaylardı, yaşanmış ve bitmiş hayatlardır, onlardan bize ne der gibi bir sorumsuz yaşantıyı sürdürebileceğimizi düşünüyoruz! En büyük yanılgımız buradadır işte! Yüce Allah geçmişte yaşayan kavimlerin kendi emirlerine uymamaları sonunda başlarına gelen feci olayları bu günün insanları ders alsın, aynı hataları yapmasınlar diye bizlere en ince ayrıntılarına kadar anlatmaktadır.
Yoksa o olaylar, yaşanmış bitmiş olaylar değil, ders almamız, aynı hataları yapmamamız gerektiğini anlamamızı sağlayacak örneklerdir. Bizler ne yapıyoruz; adaletsizlik yapıyoruz, insanların haklarını gasp ediyoruz, haklı-haksız kendi adamımızı kayırıyoruz, fakiri düşünmüyoruz, doğayı korumuyoruz, zekât vermiyoruz, güzel söz söylemiyoruz, ağzımızı küfürsüz açmıyoruz, zinasız, ribasız, haramsız ve yalansız bir hayat düşünmüyoruz! Şunu unutmamamız gereklidir ki; fen bilimlerinde, ayni ölçekteki maddelerin katılımıyla yapılan deneyler her zaman aynı sonuçları verir. Bu gün gelinen nokta da aynı durumdayız.
Şimdi en azından bu sıkıntı ve hastalıkların insanlığın başına neden geldiğini gerçekten düşünmeye başlayarak; önce yüce Kur’an’ın mealini en azından bir defa olsun okuyup, anlamaya çalışalım, kendimize bir düzen koyalım. Devletimizin bilimsel kurullarının aldığı ve önerdiği tavsiyelere harfiyen uyalım. Yarın çöpe atacağımız tonlarca gıda maddesini stoklayarak, yine yetimin ve fakirin hakkını gasp etmeyelim. Bize bir şey olmaz diyerek ABD’li ünlü bir basketçinin yaptığı gibi aymazlık yapmayalım. Toplu yerlerden uzak duralım, ortak kullanım alanlarında tedbirli olalım, en küçük bir boşluk bırakmayalım.
Ama bilelim ve unutmayalım ki; insanlık, kendine ve doğaya yaptığı ihanetin bedeliyle er-geç karşılaşacaktır. Bilelim ve unutmayalım ki; eğri cetvel ile doğru çizgi çizilmez! Kim bilir belki de, o gün, bu gündür!