Araklı’ya olan ilgim, Türkiye’de internetin yaygınlaştığı 2000li yılların sonrasında başladı. Sanırım 2005 veya daha sonrası ilçenin her şeyini araştırdığım yıllardı. O yıllarda ilçemizin belediye başkanı iktidarda Ak Parti olmasına rağmen Saadet partili birisiydi. Ben iktidar partisini desteklediğim halde o günkü belediye başkanının halkın yanındaki duruşunu çok beğeniyordum. En azından onun “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” duruşuna sahip birisi olduğunu düşünüyordum. 2009 yılında yapılan yerel seçim ile Araklı Ak Partili belediye ile tanıştı.
Peki ne oldu?
Belediye seçimlerinin kazanılmasında iktidar partisi üyelerinin bol keseden dağıttıkları seçim vaatleri etkili oldu. 5 yıl zarfında ilçe halkı resmen hayal kırıklığı yaşadı. Neredeyse hiçbir vaat yerine getirilmediği gibi, ilçenin bir çöplüğe dönüştürülmesinin fitili ateşlendi. 2014 yerel seçimlerine gelinceye kadar ülkemizdeki siyasi olaylar iktidar partisine oy verenler için artık yerelden çıkıp ülkenin beka sorunu haline gelen meseleler, iktidar partisinde bütünlenmeyi mecburi hale getirdi. Halk artık oyunu verirken Araklı’da belediye başkanına değil, parti lideri Erdoğan’a vermek durumundaydı. İşte böyle bir ortamda ikinci kez belediye iktidar partisinde kaldı. 2019 yerel seçimleri yaklaşırken, dışarıdan ilçeyi gözleyen birisi olarak “belediyeyi başarılı buluyor musun?” şeklindeki bir soruya cevabım hiç düşünmeden “hayır” şeklinde.
Yaklaşık elli bin nüfuslu ilçemizden yıllar önce göç eden yüzbinlerce kişiden birisi olarak, zaman zaman ziyaret ettiğim Araklı’daki gözlemimde bana ve vatandaşa hizmet edeni görmemek, en hafif deyimle nankörlük olur. Biz Araklı’ya gittiğimizde herhangi bir sorunumuzu halletmesi için belediye binasına hiçbir zaman gitmedik. Zaten gitsek bile hiçbir şey elde edemeyeceğimizi biliyoruz. Hep halkın içinde olan bir hizmet adamına gidip derdimizi anlattığımızda ise o bizim derdimize her zaman derman oluyor. İlçedeysek onu sokakta, bir esnafın dükkanında veya bir çay ocağında rahatça bulabiliyoruz. Eğer yoksa bile telefon ederek ulaşabiliyoruz. Yani onu hiçbir zaman bulamadığımız olamıyor. Su, elektrik, yol akla gelebilecek bütün sorunlarımızda ona ulaşmak bir telefon mesafesi kadar kısa. Bu hizmet adamı ne belediye başkanı nede bir muhtar. Aslına bakarsanız vatandaşın hiçbir sorunu ile uğraşmak zorunda bile değil. Fakat halka hizmet etmekten zevk alıyor.
Başka bir hizmet erbabı ise ilçe halkından aldığı oyların hakkını veremeden bir dönemin sonuna geldi. İlk döneminde halka vermiş olduğu iş ve aş sözünü yerine getiremediği için yine insanımız büyükşehirlere göç etti. Yıllardır ilçe nüfusu 50bin sınırından hızla 40binlere doğru hızla düşme eğiliminde. İlçeden rekor oy alan iktidar partisinin elemanı olmasına rağmen ilçeye verilen pis işler için yumruğunu masaya vurma cesareti bulamayan birisi.
Gelelim asıl meseleye;
Araklı’da biri gerçek, biri de sanal olan bu iki hizmet adamı kim?
Bunu anlamanın en kısa yolu sanırım Araklı sokaklarında kısa bir süre dolaşmak olacaktır!