MAHALLELER
Giriş Tarihi : 26-02-2018 15:32   Güncelleme : 26-02-2018 19:30

Değirmencik Ağnas’tan Kdz.Ereğli’ye Bir Hayat Hikayesi

İlçemiz Araklı’nın en büyük sorunlarından olan insanlarını kendi bağrında tutamayarak, başka yerlere göç etmelerine engel olamayan sıkıntıdır.

Değirmencik Ağnas’tan Kdz.Ereğli’ye Bir Hayat Hikayesi

Araklı’nın Değirmencik Köyü’nde Ferhat ve Fatma Aksoy çifti, hayatlarını yokluklar içinde geçirdikleri köylerinde 8 çocukları dünyaya geldi. Toprakları bırakın bunca çocuğu, kendilerine bile geçindirmek için yeterli değildi.Kendileri göç sorununa sadece bir örnektir.

Daha önceleri Almanya’ya gidenler, hayatlarını gurbette bitirirken kazandıkları paraları köyde yaşayan ailelerine gönderip onların nispeten daha rahat bir yaşam sürdürmelerini sağlıyorlardı. Kimileri taşı toprağı altın olan İstanbul’a, bir kısmı Bursa’ya ve diğer bir kısmı ise Kdz. Ereğli’de kurulan Demir Çelik fabrikasına işçi olarak çalışmak üzere gidiyorlardı. Zonguldak ve Armutçuk bölgesindeki taş kömüründe çalışmak içinde gidenler vardı.

Gidemeyenler ise sanki çok şeyler kaybetmiş gibi,bir gidenin ardından bir diğeri olmak üzere terk etmeye devam ediyordu. Öyle bir zaman geldi ki artık köy boşaldı, neredeyse hiç kimse kalmadı. Bir çoğu o stresli şehir hayatına alışmakta zorluk çekseler bile, yaşlanıp artık yürümekte zorluk çektikler zaman mecburen şehirlerde  evlatlarının yanında zorunlu olarak kaldılar. Artık yaz aylarının gelmesi için ateda yalvaran ve köye dönmeyi dört gözle bekleyenler vardı.

Ferhat ve Fatma’nın evlatları, yani bizler, diğer insanlar gibi çeşitli şehirlerde ekmek kavgası peşindeydik. Bir kısmımız Ereğli’de kalırken, İstanbul ve Bursa’ya yerleşenler oldu. Artık yaz aylarında köye giden ana ve babamızın sıkıntıları bizlerinde sıkıntısı olmuştu. Köyde evimize ulaşan bir yolumuz bile yoktu. Çok zaman yürüyemeyen babamızı sırtımızda eve kadar taşımak zorunda kalmıştık. Hasta olsalar hastaneye gidemiyorlardı. Yol yoktu…

Araklı’dan aldıkları yiyecek ve içecek gibi erzakları da köydeki komşularımız kendilerine ulaştırıyordu. Onlar yaşarken yaşadıkları yere bir araba yolu almak için çok uğraştık ama bu onlar bu dünyadan göçtükten sonra gerçekleşti.

Oysa kendilerinden kısa bir süre önce İstanbul’da oturan bir evlatları ebediyete göç edecekti. Bu kaderin açı bir cilvesiydi. Tesadüfen Ereğli’de olduğu bir sırada 40 yaşında aramızdan ayrılan oğulları Selahattin’in kabrinin olduğu Kdz. Ereğli Mezarlığı, onlarında son mekanları oldu. Yattıkları yer eski komşularının onları yalnız bırakmadıkları ilçenin en güzel yeri olmasına rağmen, yaşarken  bu durum “memlekete hasret, ölüp buralarda kalacağız” diye korktukları bir gerçeğin burada tecellisiydi.

Araklı insanın kendi memleketine hasret bir şekilde bu dünyadan göçüp gitmesine neden olan, ilçemizin ekonomik yetersizliğinin gelecek nesillerindekaderi olmaması en büyük dileğimizdir. Fakat Araklı dışında doğanların çoğunun artık ilçemizi değil de doğdukları toprakları kendi vatanları zannettikleri de ortada olan bir gerçektir.

Seyfullah Aksoy /Araklı Haber 

Seyfullah AksoySeyfullah Aksoy