REFERANDUM SONRASI…
15 Temmuz sonrasının esas oyunları, 17 Nisan sabahından itibaren başlayacak. “HAYIR” çıkarsa, Batı’nın bizzat kendisi, FETÖ, PKK ve Batı’nın ileri karakolları DAEŞ ve PYD… istediklerini almış olacaklar. “Evet” çıkması durumunda mücadele daha fırtınalı geçecek. Toplum olarak, ülke içinde bir mücadele ve savunmadan ziyade, sınır ötesi (Avrupa ve özellikle de İngiltere) siyasi,diplomatik ve istihbarat bir harekât beklentisi içerisindeyiz. Avrupa’nın ajanları bizim topraklarımızda cirit atıyor, buna misliyle karşılık vermezsek başarılı olamayız. 16 Nisan sonrası yeni sistemin çarkları dönecekse planlar silsilesi yapmak durumu kaçınılmazdır. Aksi takdirde Cumhurbaşkanlığı Sistemi sadece “koalisyonları önleyen” bir sistem olmanın ötesine geçemez. Ülkeleri istihbarat teşkilatları yönetmez, ama onlar yönlendirir. Ülkenin ayakta kalması yahut diz çökmesi onlara bağlıdır. Türkiye’yi “içeriden” savundukça çok güç ve vakit kaybediyoruz. Savunma tıpkı Suriye’de olduğu gibi sınır dışından başlamalı. Avrupa, ABD ve İngiltere’nin sınırlarına diplomatik bir şekilde daha da girmek zorundayız. Yıllarca bizim topraklarımızda cirit attıklarını hem onlar hem biz biliyoruz. Hal böyleyken neden biz boş duralım. Mazlumun hakkı ve şehitlerin hatırı için yeni stratejiler geliştirmek zorundayız. Bu bir kuru ideoloji ve hamaset değil, tarihin bize biçtiği yeni kaftandır. Ya bu elbiseyi giyip ümmeti zilletten kurtaracağız, yahut bizim topraklarımıza “Ortadoğu Bataklığı” demeye devam edecekler. Büyük bir dönüşümün eşiğindeyiz. REFERANDUM SONRASI , 15 Temmuz gibi olmaz. 360 derecelik sınır ötesi diplomasi şart. Bu bağlamda milli istihbaratımıza daha da büyük bir iş düşüyor. Biz dik durduktan sonra, birileri “cüce” olduğunu anlayacak. Bu ülkenin kaderini, asgari ücretliler ve otobüse binmek için bilet bulamayan öğrenciler değiştirebilir. Onların makam-mevki kaygısı yok; hilâlin gölgesine ve bu gölgeye sırtını yaslayanlara güveniyoruz. kaynak:akit Selam ve dua ile