EKONOMİ
Giriş Tarihi : 14-03-2020 15:29   Güncelleme : 05-06-2020 17:29

Vampir Kelebek Uyarısı

1850'li yıllarda Çin'de tespit edilen ,2007 yılında Gürcistan üzerinden Araklı'ya ve tüm doğukaradeniz'e yayılan istilacı çekirge (vampir kelebek) için uzmanlar bir an önce önlem alınmalı diyor.

Vampir Kelebek Uyarısı

Son yıllarda Doğu Karadeniz Bölgesi’nde etkili olan ve tarım arazilerinde zararlara yol açan istilacı böcek türlerinin kışlama döneminden çıkmak üzere olduğu ve mücadelede geç kalınmaması gerektiğini belirtildi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Cemil Pehlevan, son yıllarda Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yoğun bir şekilde görülmeye başlayan nüfusu ve nüfuzu hızlı bir şekilde artan Ricania simulans (Vampir kelebek), Anoplophora chinensis (Turunçgil Uzun Antenli Teke Böceği) ve Halymorpha Hallys ( Kahverengi Kokarca) böceklerinin hepsinin birbirinden daha zararlı olduğunu söyledi.
Önümüzdeki yıllarda ülkemizde tarımsal üretimde ve bu böceklerle mücadelede çok büyük ekonomik kayıplar yaşanacağına dikkat çeken Pehlevan “Sadece ekonomik kayıp değil, aynı zamanda ekolojik dengenin ve yaşam kalitemizin bozulacağını unutmayalım. Biz ise hala tehlikenin ya farkında değiliz ya da anlamak istemiyoruz. Yüzeysel bakıyoruz, bir şey olmaz ile geçiştiriyoruz” dedi.

HALK ARASINDAKİ TABİRİ İLE ‘VAMPİR KELEBEK’ OLARAK BİLİNİYOR
Ricania Simulans’ın halk arasındaki tabiri ile ‘vampir kelebek’in, bir kelebek olarak adlandırılsa da, aslında Çin’de 1850’li yıllarda tesbiti yapılan bir çekirge türü olduğunu kaydeden Pehlevan “Gürcistan üzerinden 2007 yılında Karadeniz bölgesine ulaştığı ve ilk tespitinin yapıldığı yer ise Artvin ilinin Kemalpaşa ilçesi olmakla birlikte oradan Trabzon-Araklı ve sonrasında malum bütün Karadeniz bölgesinde yaygın bir şekilde zararlarına devam etmektedir. Aynı zamanda 2010 yılından sonrada Marmara bölgesine ulaşmış ve zararlarına başlamıştır. Ricania Simulans, 300’den fazla bitki türünde zarara sebep olmaktadır. Yılda bir döl verir. Dişi böcek iklimin durumuna göre ağustos ayı içinde yumurtalarını gruplar halinde konukçu bitki dokusuna yarıklar açarak 40 ile 60 arasında yumurta bırakır. Kışı yumurtada geçirir ve nisan-mayıs aylarında larva olmaktadır. Larvalar, gruplar halinde bitkinin öz suyunu emerek beslenmekte, daha sonra diğer bitkilere dağılmaktadır. Erginleri ise Temmuz sonu-Ağustos başından itibaren bitkiler üzerinde görülmektedir” diye konuştu.

DÜNYADA 500 İSTİLACI BÖCEK VE AKAR TÜRÜ VAR
Pehlevan, istilacı böceklerin hem doğal hem de tarımsal ekosistemler üzerinde çok sayıda olumsuz etkiye ve ekonomik kayıplara neden olduğunu belirterek “Dünyada 500 istilacı böcek ve akar türü olduğu ve bunların çoğunun bitki zararlıları olarak tanındığını belirtilmektedir. Bu böceklerin yıllık ürün kayıpları 13 milyar doları bulmakta ve ayrıca mücadele kapsamında da miyarlarca dolar harcanmaktadır. Bu böcek, meyveye, sebzeye kısaca önüne ne çıkarsa, bütün bitkilere topluca saldırmaktadır. Hortum şeklinde ağız yapısı ile birlikte bitkilerin öz suyunu çekerek bitkilerin kurumalarına ya da verim veya kalite düşüklüğüne neden olmaktadır. Hızlı popülasyon artışı ile bölge halkı tarafından tedirginlikle izlenen zararlı bir böcek türü haline gelmiştir. Yavaş hareket eder fakat rahatsız edildiklerinde hızlı bir şekilde zıplayabilir veya uçabilirler. Nimf (larva) vücutları sarı veya açık gri renginde üzerlerinde kahverengi lekeler bulunmaktadır. Olgun nimfler tavus kuşu görünümündedir. Erkeklerin yapılara dişilere oranla daha ufaktır. Ülkemiz ekonomisi için ve bölgemiz çiftçisi için son derece önemli olan çay ve fındık da zararlının etkisi altındadır. Karadeniz’de tarımsal üretimde çok ciddi kayıplara neden olmaktadır olmaya da devam edecektir. Sadece bitkiyi kurutmakla kalmayıp önümüzdeki yıllarda kapı pencere açamaz hala geleceğiz. Evlerimizi yaşam alanlarımızı istila edecek, yaşam kalitemizi tehdit edecek. Fakat her ne hikmetse her şeyi olduğu gibi bu konuyu da basite alıyoruz; birşey olmaz ile geçiştiriyoruz” şeklinde konuştu.

"NE PAHASINA OLURSA OLSUN BU ZARARLILAR KONTROL ALTINA ALINMALI"
“Mücadelesi çok kolay olmayan fakat her ne pahasına olursa olsun bu zararlıların mutlaka ve mutlaka kontrol altına alınması gerekir” diyen Pehlevan “Bir an önce eylem planının hazırlanarak mücadele yöntem ve stratejileri belirlenmeli. Mücadele sadece kullanılacak tek bir metot ile değil, birden fazla mücadele yönteminin birlikte kullanılması ile başarılı olabilir. Yapılacak bireysel mücadeleler yerine toplu olarak mücadelenin teşvik edilmesi gerekmektedir. Üniversiteler, araştırma kuruluşları, kamu, STK, çiftçi örgütleri, çiftçiler ve hatta toplumun her bireyi bu sistemin içerisinde olmalıdır. En iyi çözüm bile eğer kâğıt üzerinde kalıyorsa ve uygulanmıyorsa hiç değeri yoktur. Çözüm için eylem gerekir” uyarısında bulundu.

Turunçgil Uzun Antenli Teke Böceği’nin de bitki dünyasının kanseri olarak nitelendirildiğini belirten Pehlevan “Uzakdoğu ülkelerinde yaşayan ve bitki dünyasının kanseri olarak bilinen İstanbul’dan sonra Trabzon’unda kâbusu oldu. Böcek yerleştiği ağacı hızla kurutup öldürüyor. Kereste ticareti aracılığıyla Çin’den geldiği sanılan böcek nedeniyle İstanbul’da 2014 yılında kırmızı alarm veren İBB ekipleri böceğin yerleştiği 1300 ağacı kesme kararı alarak İstanbul’da birçok bölgeyi karantina altına almıştı. İlk kez İstanbul’da 2014 yıllında görülen ve özelikle, böceğin zarar verdiği ağaç türleri arasında akçaağaç, kızılağaç, kızılcık, fındık, dağ muşmulası, huş, alıç, kayın, elma, dut, atkestanesi, çınar, kavak, kiraz, armut, söğüt ağacı ve karaağaç bulunuyor. Ağaçları tehdit edip çürüten turunçgil teke böceği aynı yıl Maçka ilçesi Esiroğlu Mahallesinde Trabzon Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan fidanlıkta tespit edildi. Üç yıl içerisinde ise zararlı fidanlığa yakın mesafede bulunan fındık bahçelerine bulaştı ve zarar yapmaya başladı” dedi.

 İLK KEZ 2017 YILINDA TESPİT EDİLDİ 
“Dişiler genellikle gövdenin toprağa yakın kısımlarındaki ya da dışarıda kalmış kök bölümlerindeki kabuklara ‘T’ biçiminde yarıklar açarak her birine bir yumurta bırakırlar. Ağacın büyüklüğüne göre bırakılan yumurta sayısı değişebilmektedir. Yumurtalardan çıkan larvalar öncelikle kambiyum tabakası ile beslenir zaman içinde ağaçların odun dokusu içine girerek gelişimlerini tamamlarlar. Larvalar ağaçların odun dokusunda beslenerek kalitesinin bozulmasına neden olmaktadır. Larvaların saldırısı ile ağaçlar zayıflar ve hastalık ve rüzgâr zararına daha hassas hale gelirler. Erginler ince dalları ve kabukları yiyerek zarar verirler. Ergin olduktan sonra ağacın dallarından çıkış yaptığı 1-1,5 cm çapındaki delikler dışarıdan görülür. Yaşam koşullarına göre başka ülkelerde yılda 2-3 döl veriyor. Ülkemizde tek döl vermektedir. Fakat belirli bir adaptasyondan sonra belki ülkemizde de çoklu döl vermeye başlayabilir. Dişilerin bıraktığı yumurta sayısı zararlının beslenme durumuna ve yaşadığı bölgeye göre 70 ile 194 adet arasında değişebilmektedir. Erginler mayıs ve ağustos ayları arasında yaşamaktadır. Turunçgil Uzun Antenli Teke Böceği konukçu olduğu bitki türlerine çok ciddi zararlar vererek ölümüne yol açan bir böcektir. Konu ile ilgili olarak böceğin ilk tespit edildiği Büyükşehir Belediyesine ait olan fidanlık ve çevresindeki fındıklık alanlarda kurumalar başladığı için şu an Gıda Tarım ve Hayvancılık Trabzon İl Müdürlüğü teknik elemanlarınca böceğin yayılış alanları olarak belirlenmiş olup yoğun şekilde sürvey çalışması yapılmış ve yapılmaktadır. Yoğunluk belirlenen alanlar ilaçlanmaktadır. Turunçgil Uzun Antenli Teke Böceği ile mücadelenin milli sorumluluk olduğunu, sadece Trabzon’un değil bütün Ülke kurum ve kuruluşları ve Sivil Toplum Örgütleri olarak bu böcekle hep birlikte hızlı ve etkin bir şekilde mücadele ederek diğer bölgelere yayılmasının engellenmesi gerekir. Böceğin bütün ağaçlar yaşam alanı olduğuna göre bu böcekle mücadele etmenin ne denli zor hatta imkânsız olacağı ortada. Üzerinde titizlikle çalışılması gereken bir konu. Düşünmek bile istemiyorum, aksi bir durumda arzu etmesekte sivrisineklerle nasıl ki yaşam alanlarımızı paylaşıyorsak bu böcekle de maalesef yaşam alanlarımızı paylaşmak zorunda kalabiliriz.”

"YAYILIŞI HIZI VE ÜRKÜTÜCÜ"
Kahverengi Kokarca böceği ile de bilgiler veren Pehlevan “İstilacı yabancı türler, hem doğal hem de tarımsal ekosistemler üzerinde çok sayıda olumsuz etkiye neden olmakta, ciddi ekonomik kayıplara ve olumsuz çevresel etkilere yol açmaktadır. Dünyada 500 istilacı böcek ve akar türü olduğu ve bunların çoğunun bitki zararlıları olarak tanındığı belirtilmektedir. Bu böceklerin yıllık ürün kayıpları 13 milyar doları bulmakta ve bu türlerle mücadele kapsamında da miyarlarca dolar harcanmaktadır. Kahverengi Kokarca böceğinin yayılması ve çoğalması çok kolay ve hızlı bir şekilde olmaktadır. Türkiye'nin Kuzeydoğu sınırını Gürcistan'dan doğal yollarla ülkemize 2017 yılında geçiş yapmış 2018 yılında; Artvin merkez ve Kemalpaşa, Hopa, Borçka, Arhavi ilçeleri ile Rize'nin Fındıklı ilçesindeki tarım ve ormanlık alanlarında tespit edilmiş, 2019 yılında ise tüm Karadeniz sahil kesimlerinde görülmeye başlamıştır. Uçuş mesafesinin 67 ve 75 km olduğu düşünüldüğünde yayılış hızı bizi ürkütebilir. Aynı zamanda ticaret malları ve transfer taşımacılıkla da çok uzak yerlere de taşınma riski bulunmaktadır. Şu an bulunduğu alanda konukçu fazlalığı nedeniyle yayılışı yavaş gerçekleşmektedir. Kahverengi Kokarca böceği polifag bir zararlı olup 300'e yakın bitki türünde zarara sebep olmaktadır. Beslendiği türler arasında meyve ağaçlarında kayısı, kiraz, şeftali, erik, elma, armut, turunçgiller, dut, hurma, kivi, çalılardan ahududu, böğürtlen, üzüm; baklagillerden fasulye, bakla ve bezelye; tarla bitkilerinden şeker pancarı, mısır; orman ağaçlarından akçaağaç ve söğüt; süs bitkilerinden kelebek çalısı, hanımeli, leylak, sebzelerden; domates, salatalık ve biber birçok yabancı ot çeşidi sayılabilir” diye konuştu.

"MEYVE VE SEBZELERİN KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR"
Söz konusu böceklerin meyve ve sebzelerin kalitesini düşürdüğünü ifade eden Pehlevan, şunları söyledi:

“en başta tadını bozarak, şekil ve renk bakımından meyve ve sebzelerin kalitesini düşürmektedir. Zararlının yoğunluğu fazla olduğunda ciddi verim kayıpları oluşmaktadır. İlimiz ve bölgemiz acısından en büyük tehdidi de ülkemizin ihracatında önemli paya sahip fındık tarımında oluşturmaktadır. Zararlı ile mücadele yapılmazsa fındığının tadını ve şeklini bozarak dünya pazarında Türk fındığının kalite değerinin sarsılmasına ve ciddi ihracat kaybına neden olacaktır. Komşumuz Gürcistan'da 2016 yılında görülmeye başlanan bu zararlı Gürcistan’ın fındık tarımına çok ciddi zararlar vermiş olup, bugün Gürcistan dünya pazarına fındık ihraç edemez olmuştur. Böylesine tehditkar olan bu zararlı ile hızlı bir şekilde topyekun mücadele edilmelidir. Kışı ergin döneminde, ağaç çatlaklarında, evlerde, ağırlarda, depolarda geçirir. İlkbaharda havaların ısınmasıyla Mart sonu Nisan'ın ilk haftalarında kışlama alanlarını terk ederler. Mayıs-Haziran aylarında beslenme ve üreme alanlarında gözlenebilirler. Dişiler Haziran-Ağustos aylarında yumurta koymaya başlarlar. Yaptığımız çalışmalarda, dişi erginlerin 1. generasyonunu yükseltiye bağlı olarak 78-96 günde tamamladığı tespit edilmiştir. Temmuz sonu, Ağustos başı gibi başlayan 2. Generasyon Eylül ayının sonunda tamamlayıp ergin olarak kışı geçirmektedir” şeklinde konuştu.

“BÖCEKLER KIŞLAMA DÖNEMİNDEN ÇIKIYOR”
“Zararlı ile mücadelede kültürel, biyolojik, biyoteknik, kimyasal mücadele yöntemleri uygulanmalıdır” diyen Pehlevan “Kışlama döneminde uyku halinde olduğundan kolaylıkla tespit edilip elle toplanmak suretiyle kültürel mücadele Mart- Nisan aylarında böcekler kışlama döneminden çıkıp açık alanlara beslenmeye çıkma zamanlarında yoğun olarak görüldükleri yerlere feromen tuzaklar asılarak biyoteknik mücadele yapılabilir ya da yoğun bulunduğu kapalı alanlar uzman ekiplerce insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde ilaçlanarak kimyasal mücadele yapılabilir” dedi.

Seyfullah AksoySeyfullah Aksoy