DİĞER
Giriş Tarihi : 17-11-2019 17:43   Güncelleme : 17-11-2019 17:58

1916 Yılında Rusların Araklıyı İşgali Sonrası Yerel Direniş Hikayeleri

Araştırmacı Yazar Mehmet Akif Bal tarafından kaleme alınan ilçemizin Birinci Dünya Şavaşında Ruslar tarafından işgale uğramasının ardından yerel halkın direniş hikayeleri.

1916 Yılında Rusların Araklıyı İşgali Sonrası Yerel Direniş Hikayeleri

  Trabzon'daki cephelerde ve Araklı'da Ruslara karşı savaşan Araklılı önemli sivil isimlere rastlamak mümkündür. Bu isimlerden biri İsmailçebioğlu Ömer Ağa'dır. Araklı eşrafından İsmailçebioğlu Ömer Ağa, 1888 yılında Sürmene ilçesinde doğdu. Sürmene Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin Reisliğini yapan Hacı Osman Bey’in ve Of ilçesinin önde gelen ailelerinden Sarıalioğullarına mensup Miyase Hanım’ın oğluydu. Yomra eşrafından İskenderzadelere mensup Hasibe Hanım’la evlendi. Gençliğinde, halı ticareti için takasıyla Rusya’ya gitti. Ömer Ağa, Birinci Dünya Savaşı sırasında 60 kişilik çetesiyle Ruslara karşı Of’taki büyük savunmanın parçası oldu. Bu mücadele sırasındaki faaliyetlerinden dolayı milis yüzbaşısı rütbesi alan Ömer Ağa, 1945 yılında vefat etti. Ömer Ağa, uzun yıllar Milli Emniyet'e çalıştığı bilinen Topal Niyazi lakaplı Osman Niyazi İsmailçelebioğlu’nun babası, Araklı Belediyesi eski başkanlarından merhum Yılmaz Çebi’nin dedesi ve yine Araklı Belediyesi eski başkanlarından Niyazi Çebi’nin ise büyük dedesidir. Kabri, Araklı Fabrikaüstü Mezarlığı'ndadır. Araklı civarındaki önemli milis komutanlarından biri de 1860 yılında doğan İsmailçebizade Tahir Ağa'dır. Madur Dağı Çete Komutanı olarak bilinen Tahir Ağa, 1957 yılında Araklı'da vefat etmiş, Özgen Mahallesi'nde defnedilmiştir. Yakınlarının anlatımına göre, çatışmalardaki katkıları nedeniyle kendisine yeşil bir sancak hediye edilmiş ancak Tahir Ağa'nın bu sancağı maalesef sonradan kaybedilmişti. Araklı'daki milis komutanlarından bir diğeri ise, 100 kişilik müfrezesiyle Batum Cephesi'nde savaşan Yusuf Çebi'dir.

 

            Araklı civarındaki sivil müdafaaya dair, iç kesimlerde bulunan köylerdeki halkın hafızasında yer etmiş önemli bilgiler ve hatta yaşanmış olaylarla ilgili efsaneleşmiş kahramanlıklar söz konusudur. Bu anlatımlardan ilki, Ayven Köyü ile ilgilidir. I. Dünya Savaşı'nda Ruslar Ayven Mahallesi'ni işgal ettikten sonra, Türkler bu işgal ve zulme karşı savunmaya geçmişlerdir. Gümüşhaneli Hacı Mecit'in kurduğu milis kuvvetlerine Araklı'daki tüm köylerden de katılım olunca, Ruslar bu sivil güce karşı toplarla saldırıya geçmişlerdir. Çatışmalarda köyden şehidler verilmiş fakat Ruslar, Bayburt'tan gelen Türk kuvvetleri tarafından "Hot-Pos" (Mahallenin Çayırlığı) mevkiinde ağır yenilgiye uğratılmıştır. Bozguna uğrayan Ruslar, köye indiklerinde ise intikam amacıyla köyden dokuz kişiyi öldürmüşlerdir.

 

            Ruslara karşı verilen mücadelelerin gerçekleştiği yerlerden bir diğeri, iç kesimdeki köylerden biri olan Horyan'dır. Horyanlı Vasioğlu Reşit ve Vasioğlu Beyaz gibi kahraman isimler, Ruslara karşı milis taktiği ile mücadele etmişlerdir. Galer Tepesi'nde (Galer savaşları) Ruslara karşı savaşmışlardır. Rus işgali esnasında Horyan köylülerinin bir çoğu şehid bir çoğu da gazi olmuşlardır. Bazı şehidlerin mezarları halen yöre dağlarında bulunmaktadır. Bunlardan Çakıroğlu İsmail'in mezarı Gaban Başı'ndadır. Keleşoğlu Hamit, yöredeki bir işgalci Rus Komutanını öldürmesiyle bilinen sivil kahramanlardan biridir. Keleşoğlu Hamit'le ilgili efsaneleşen olay şöyle gelişmiştir:

 

            "Rus işgali esnasında genç bir delikanlı olan Keleşoğlu Hamit, bugünkü Horyan'ın Miçisar Mahallesi'nin bulunduğu yerde bir Rus komutanını atın üstünde görür, nişan alır ve tek kurşunla Rus komutanı öldürür. Ruslar da onu şehid ederler. Bedenini tarlalardan aşağıya yuvarlarlar. Bir hafta sonra cansız bedeni, tarlaların dibinde diğer köylüler tarafından bulunur".

 

            Horyan yöresiyle ilgili anlatımlardan biri de, Rusların Türk askerini pusuya düşürmesi ile ilgilidir:

 

            "İşgal başladıktan sonra Osmanlı işgal bölgesine Türk askerini sevk etmiştir. Miçisar'ın arkasında karargah kuran Türk askerini, Ruslar, Çögülut Tepesi'nin arkasından dolaşarak ve dumandan da faydalanarak pusuya düşürmüştür. Baskında, mahalli kaynaklara göre, o gün 100'e yakın şehid söz konusudur. Buradaki en büyük kaybı, Çanakkale'den aylarca yürüyerek Trabzon'a savaşmaya gelen Beyoğlu Jandarma Taburu vermiştir".

 

            Bölge üzerine sözlü tarih çalışmaları yapan Araştırmacı-Yazar Ömer Tekinbaş, bu şehidliğe dair dikkat çekici bilgiler paylaşmıştır: "Karadeniz'e güneyden, Bayburt üzerinden Kemer Dağı'ndan giren Türk birlikleri ile Rus birlikleri arasında ilk muharebe Çaykara Sultanmurat mevkiinde başlamış ve sonrasında sırayla Sürmene, Harman Tepe ve Sürmene Oylum Seyran Tepe (Kaban Başı) çevresinde devam etmiştir. Bu süreçte Türk birliklerine yerli çeteler de katılmış, savaş Madur Dağı çevresinde yoğunlaşarak devam etmiştir. O dönemde de bir yerleşim yeri olan Horyan Köyü sınırlarındaki Galer Dağı ile Horyan Misisar mevkiinde (mevcut abidenin bulunduğu tepede), sağ kalan son Türk birliği, bir veya birkaç yerli Rus ajanının ihbarı ile üç taraftan kuşatılmış ve 87 Türk askeri Ruslarca şehid edilmiştir. Şehidlerin 33’ü bir İsirit ağacının çevresinde istifli olarak topluca defnedilmiştir. 54 şehid ise, Galer ve Bağdat (Bağdatlı) sırt arkasında dağınık halde yerli halkın yardımı ile defnedilmiştir. Bir subay ve bir astsubay ile birlikte 85 erbaş ve erini kaybeden bölüğün komutanı Yüzbaşı Hasan Yılmaz ise, Çamlıktepe Köyü'nün (Cımlakava) Karadere mevkiinde intihar etmiştir". Yüzbaşı Hasan'ın naaşı, hemen yakında bulunan bir köprünün ayak kısmına defnedilmiştir. Köprü ve bulunduğu yer bu sebeple uzun yıllar "Yüzbaşı'nın Köprüsü" veya "Yüzbaşının Mahallesi" olarak isimlendirilmiş fakat yakın zamanlardaki bir sel felaketi, şehidin mezarını alıp götürmüştür.

 

            Aynı yörede yaşanmış bir de keskin nişancı Hasan (Soyyiğit) Olayı söz konusudur. Hasan'ın olayı ise şu şekilde anlatılır:

 

            "1916 yılı Haziran veya Temmuz başlarında işgalci Ruslar, Kizirnos Köyü'nün sınırı ve bu köyün önemli bir yaylası olan Ağaçbaşı Yaylası'nda, Türk birlikleri tarafından yerli milislerin de yardımıyla bozguna uğratılır. Olayda faydası görülen bazı yerli milis öncüleri şunlardır: Kizirnos’tan Ali Akyıldız, Cimlakava’dan Kuloğlu Mecit Çavuş ayrıca Horyan Köyü'nden Hamit Baycan’ın dedeleri Mecit ve Keleşoğlu Hamit. Bu isimler ayrıca, Türk birliklerine çok yardımda bulunmuşlar, nöbet tutmuşlar, çatışmaya girmişler. Rusların bozguna uğramasından bir gün sonra, Ağaçbaşı Yaylası'nın Kizirnos tarafından girişinde yer alan ve Galer Dağı yahut Galerin Üstü denilen yerde, bir Türk yüzbaşısı, askerler ve milislerden Ali (Akyıldız) ile Hasan Soyyiğit bir araya gelir. Türk Yüzbaşı, dürbünüyle, Rus askerlerince işgal edilen Kizirnos’a bakar. Komutan, Ali (Akyıldız)’ye: 'Sizin mahallede bir evin kapısında insan kalabalığı var, Ruslar orada bir şeyler yapmasın' der. Ali bunun üzerine, 'Ben bakayım' der. Bakar ki Ruslar, Karagöz lakaplı komşusunun arı kovanlarını kırıp balını almaya çalışıyor. Ali: 'Kumandan, oradaki durumu tespit ettim, Ruslar arı kovanlarını kırıyorlar' der. Yüzbaşı, 'Acaba bu dürbünlü tüfekle oraya ateş etsek müdahale edebilir miyiz? Ali (Akyıldız) iyi nişan alabilir misin?” diye sorar. Ali Bey’de: 'Kumandan, habu Hasan (Soyyiğit) çok iyi nişancıdır ona ver o atsın' cevabını verince, Kumandan: 'Vurabilir misin Hasan?' diye sorar. Hasan: 'Vururum kumandanım' cevabını verince Hasan dürbünlü tüfeği Yüzbaşı'dan alır. Oradan köye doğru yani Rusların arı kovanını kırıp, balını yediği yere bir bağ mermi atar. Bundan sonra orası karışır. Yüzbaşı dürbünle bakar ve: 'Bravo Hasan, isabet sağladın, orası dağıldı” der. Sabahleyin köye gidip bakarlar ki bir Rus askeri vurulmuş. Olayı gören bir köylü de; 'Rus askeri vuruldu. Diğerleri kaçtı. Biz de ölen askeri oradan aldık, iki yüz metre aşağıda bir yere gömdük' şeklinde durumu anlatır".  

 

            Araklı'da sivil müdafaa ile ilgili dikkat çeken olaylardan bir diğeri ise Ağnas'ta yaşanmıştır. Buradaki sivil müdafaa örneği, Ağnas Köyü'nde yaşamış olan Hurufoğlu Ahmet'le ilgilidir. Hurufoğlu Ahmet'le ilgili bahisteki bilgiler şöyledir:

 

            "Araklı’yı işgal eden Ruslara Türk askerinin yerini söylemeyerek canını verenlerden biri de Ağnaslı Hurufoğullarından Ahmet’tir. Ruslar, Ermeni çeteleriyle işbirliği halinde Araklı köylerini tek tek işgal etmeye başlamıştı. Bölgede yaşayan Türklerin büyük kısmı evlerini terk ederek muhacir olmuştu. Eli silah tutan erkekler ise küçük birlikler halinde müdafaayı sürdürmekteydi. Değirmencik Köyü'ne (Ağnas) yerleşen işgalci Ruslar, milislerden Hurufoğlu Ahmet'i (Öztürk) esir alırlar. Kendisini, köyün yukarı kısımlarından Hama bölgesindeki Rus karargahına götürüp sorguya çekerler. Köyün çeşitli yerlerinde saklanan Türk milislerin yerlerini öğrenmek isterler. Fakat Hurufoğlu Ahmet, tüm işkencelere rağmen Türk kuvvetlerinin yerini söylemediği gibi, aslında Ortamahalle’de olan arkadaşlarının Pervane Köyü yönünde bir yerlerde olduğu şeklinde yanlış bir bilgi vererek Rus askerlerinin pusuya düşmesini de sağlar. 14 Rus askeri, köydeki Türk milisler tarafından öldürülür. Bu olay üzerine Hurufoğlu Ahmet (Öztürk) de, Ruslar tarafından alnından vurularak şehid edilir".

 

            Araştırmacı-yazar Barbaros Ömer Tekinbaş, yoğun çatışmaların yaşandığı Araklı Kizirnos ve civarında şehid düşen Türk askerlerine, sivillere, savaş alanlarına ve şehidliklere dair dikkate değer başka bilgiler de aktarmıştır:

 

            "Kizirnos Köyü'nden Kurt Mahmut ve Köse Osman (Tekinbaş), Aslan Akyıldız, Gedikoğlu Mecit (Çeliktaş) ve diğer bazı isimler, Araklı'nın işgalinde Ruslara esir düşerler. Bu esirlerden Aslan Akyıldız, Rusya'da iki yılı aşkın bir süre kalır ve Rus dilini öğrenir. 1982 yılında vefat eden Mecit Çeliktaş, esaret yıllarına dair şu bilgileri anlatmıştır: '1916 yılında Kizirnos Köyü'nün Karadere Vanöğ mevkiinden Galerin Boğazı'na kadar  görev yapan Türk askeri, yerli bir ajanın Ruslara bilgi vermesi sonucu şehid edilmişlerdir. Bu şehidlerin yerleri sırası ile; Vağnöğ’ün Sırtı, Gedigoğun Sırtı, Garnudun Sırtı, Usun Sırtı, Mönütpös ve Galer'in üstündeki mevkilerindedir. Türk askerleri nöbet tuttukları sırada şehid edilmişlerdir. Söylentilere göre Garnudun Sırt'taki şehid, bir yüzbaşı idi. Su, yemek gibi ihtiyaçlarını oraya yakın olan evlerden temin edermiş. Yine aynı mevkiye yakın Veripos Mevkiinin güneyindeki Ermeni Kaya denilen bir büyük kayanın hemen bitişiğinde, Ruslar  tarafından veya Ruslarla hareket eden Ermeniler tarafından yine o yerli ajanın ihbarı ile yakalanıp  işkenceyle şehid edilen  bir Türk askerinin mezarı bulunmaktadır. Ruslar tarafından işkenceyle şehid edilen Türk askerinin mezarı, 1953’lerde aynı köyden Muharrem Çeliktaş ve Kurni Ahmet lakaplı Ahmet Akova tarafından tespit edilmiştir. Şehidin mezarını, kazma, kürek ve taş kullanarak düzenlemişlerdir.  Mezarı bulan Muharrem Çeliktaş, konuya dair şunları anlatmıştır:

 

            '1953 yılında, Kurni Ahmet Akova ile bu kayanın dibindeki mezarı  yaparken mezardan kafatası, kemikler ve ince demir bakır teller çıktı. Bu kemikleri ve telleri de mezara gömerek, mezarın  etrafına taş duvar yaptık, üzerini toprakla kapattık. Sonra babam Mecit Çeliktaş'a konuyu anlattığımda  şöyle dedi: 'O şehid bir nöbetçi idi. Yerli bir ajanın ihbarı ile Ruslar tarafından yakalanmış, buraya getirilmiş ve Ruslar, ellerini ve ayaklarını demir tellerle bağlayarak o askeri şehid etmişlerdir'. Muharrem Çeliktaş'ın babası Mecit Çeliktaş da, Ruslara esir düşmüş  yaklaşık iki yıl sonra esir kampından kaçarak köyüne gelmişti. Mecit Çeliktaş'ın anlatımına göre; Karadere'den, Vağnöğ’ün Sırt'tan, Gedigoğun Sırt'tan ta Ağaçbaşı Yaylası'na kadar uzanan sahadaki Türk nöbetçi askerlerin şehid edilmelerinin temel sebebi, ajanlık yapan bazı yerli kişilerdir. Ruslar, bu ajanlara para ve güvence vererek onlardan faydalanmışlardır. Galer'in üstünde, Rusların yakalayıp Ağaçbaşı Yaylası'ndaki bir evin ahırında işkenceyle şehid ettikleri bir askerin mezarı da bulunmaktadır.  Yine Ağaçbaşı Yaylası ve mevkiinde yapılan muharebeler esnasında, Ziyaret'in yan tarafındaki  Düşük Ova denilen yerde bir Rus top mermisinin patlaması sonucu buradaki askerler ağır şekilde yaralanıp, şehid olmuşlardır".

 

           

Seyfullah AksoySeyfullah Aksoy